Her yazımda, her konuşmamda, her sohbet ortamlarında bilginin, birikimin öneminden bahseder, okumayı, okumuşu kutsar; bu ülkenin kurtuluşunun okumuş insanların çoğalması ile mümkün olabileceğini anlatır dururum.
Bir cahille bir okumuş bir değildir, derim.
Aysun Kayacı, katıldığı bir televizyon programında, “Benim oyumla çobanın oyu bir mi?” demişti.
Bu sözleri çok fazla tepki çekmiş, siyasal iktidar ve seçmeni Aysun Kayacı’ya çok sert tepki göstermiş; Aysun Kayacı’nın ekranlardan silinmesine neden olmuştu.
Aysun Kayacı, okumuşluğu kutsamış, cahilliği aşağılamıştı.
Rektör yardımcısı, profesör ne demişti.
Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı, “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim.”
Bu sözler de Bülent Arı’nı koltuğundan etmişti.
Bülent Arı, okumuşu aşağılamış, cahilliği kutsamıştı.
Bu ülkenin okumuşu ile okumamışı arasında çok da bir farkyok desem!
Biliyorum, büyük bir tepki gösterecek, “O kadar da değil!” diyeceksiniz.
Okumuşla, okumamışın arasında çok da bir fark yok.
Aynı davranış tarzı, aynı bakış açısı ve aynı düşünce yapısı…
Benim için, okumuşluk; okumuş kişi içinbirreferanstır…
Toplum için de okumuşluk, bir referanstır.
İlkçağlardan beri okumuş, bilgili, birikimli; ahlaklı, faziletli sayılır.
Okumuşa saygı duyulur, el üstünde tutulur…
Ülkemizdeki okumuşlarınbirçoğunun tavır ve davranışı bir tuhaf…
Toplumdaki olumsuz diye atfedilecek bir sürü davranış, okumuşa zuhur etmiş durumda…
Sanırsınız ki, okumuş değil de cahil…
Okumuşların birçoğunun maalesef durumu bu!
Neresinden tutarsanız elinizde kalır…
Ahlak değerlerden çok uzak…
Böyle bir okumuş profilin insanlığa ne gibi bir katkısı olabilir ki?
O kadar, okul, üniversite, eğitim…
Biri bana anlatsın, yanlış nerede?
Okulda mı, ailede mi, eğitimde mi, toplumda mı?
Kim suçlu ya da kimler suçlu…
Bu ülkenin okumuşu bir garip!