Altınova’da siyaset yeniden hararetli. Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca’nın kamuoyuna yaptığı detaylı açıklama, hem meclis üyeleriyle yaşanan krizleri hem de parti içi çatışmaları gün yüzüne çıkardı. Suçlamalar sert, söylemler net, ifadeler yer yer duygusal, yer yer sert. Ama asıl soru şu: Tüm bu kavganın ortasında kalan kim?
Altınova’da siyaset yeniden hararetli. Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca’nın kamuoyuna yaptığı detaylı açıklama, hem meclis üyeleriyle yaşanan krizleri hem de parti içi çatışmaları gün yüzüne çıkardı. Suçlamalar sert, söylemler net, ifadeler yer yer duygusal, yer yer sert. Ama asıl soru şu: Tüm bu kavganın ortasında kalan kim?
Cevap basit: Halk
Başkan Fazlaca, göreve geldiği günden bu yana halk için çalıştığını ve çeşitli engellerle mücadele ettiğini ifade ediyor. Meclis üyelerinin, başkan yardımcılığı meselesi üzerinden kendisine sistematik olarak cephe aldığını söylüyor. İsim vererek yönelttiği iddialar oldukça ciddi ve kişisel bir hesaplaşmanın izlerini taşıyor.
Diğer yandan bu meclis üyeleri sessiz kalsa da, Başkan’ın açıklamasındaki bazı noktalar düşündürücü: Bir belediye başkanı, hem meclisle, hem ilçe yönetimiyle, hem il başkanlığıyla sorun yaşarsa burada sadece “engellenen bir başkan” hikâyesiyle yetinmek yeterli olur mu? Bu sorunun cevabı kolay değil. Ama cevapsız da değil.
Taraflar Değil, Halk Yorgun
Başkan kendini yalnız bırakılmış, dışlanmış hissediyor. Meclis üyelerinin halktan kopuk olduğunu ve kişisel hesaplar peşinde koştuğunu söylüyor. Belki öyledir. Belki değildir. Ama ne yazık ki bugün Altınova’da halk şunu çok net görüyor: Seçilmiş insanlar halk için değil, birbirine karşı mücadele ediyor.
Bu kavga kimin için veriliyor, kim kazanınca halk kazanmış sayılacak, işte burası karanlık. Çünkü ortada belediyecilik hizmetlerine dair çok az somut şey konuşuluyor. Daha çok koltuk, yetki, mevki ve egolar konuşuluyor.
Halkın beklentisi ise çok daha sade: Temiz bir park, düzenli çöp toplama, ulaşılabilir bir belediye, samimi bir iletişim. Kimin hangi görevi üstlendiği, kimin hangi belgeyi imzaladığı halkın gündeminde değil. Ama kavga büyüyünce bu ayrıntılar da zorla önlerine itiliyor.
Siyaset Halk İçin Varsa Anlamlıdır
Yasemin Fazlaca, kendisini halktan yana konumlandırıyor. Bu tavır kıymetli. Ama halktan yana olmak, sadece açıklamalarda değil, üslupta, uygulamada, kriz yönetiminde ve çözüm üretme biçiminde de görünmeli. Meclis üyeleri için de aynı durum geçerli. Eğer kişisel kırgınlıklar, pozisyon hesapları halkın önüne geçiyorsa, kimsenin haklılığı çok da anlamlı hale gelmiyor.
Bugün gelinen noktada halkın güveni yıpranıyor. Sandıkta emanet ettiği irade, bir kısır döngüde savruluyor. Oysa görev; güven inşa etmek, kriz
anlarında sağduyulu olmak, kavga değil hizmet üretmek.
Çözüm Nerede?
Çözüm, karşılıklı suçlamalarda değil; şeffaflıkta, sorumlulukta, iletişimde ve empati kurmakta. Altınova halkı artık kim haklı, kim haksız tartışmasından yoruldu. Onlar sadece bir soru soruyor: “Bize söz verdiğiniz hizmetler nerede kaldı?”
Belki de tüm tarafların biraz durup bu sesi dinlemesi gerekiyor..