“DEPREME HAZIR MIYIZ?”

Ağustos, yazın en sıcak, en neşeli, en bereketli ayıdır. Düğünler, tatiller, hasatlar, bayramlar bu aya sığar. Güneşin altın gibi parladığı, denizin maviye doyduğu günlerdir. Ama biz bu güzelliği her yıl buruk karşılarız. Çünkü Ağustos’un 17’si vardır. Ve o tarih, bir takvim yaprağından çok daha fazlasıdır. Hafızalara kazınmış bir gecedir. Unutulmaz bir uyanıştır.

Yayınlama: 16.08.2025
A+
A-

Ağustos, yazın en sıcak, en neşeli, en bereketli ayıdır. Düğünler, tatiller, hasatlar, bayramlar bu aya sığar. Güneşin altın gibi parladığı, denizin maviye doyduğu günlerdir. Ama biz bu güzelliği her yıl buruk karşılarız. Çünkü Ağustos’un 17’si vardır. Ve o tarih, bir takvim yaprağından çok daha fazlasıdır. Hafızalara kazınmış bir gecedir. Unutulmaz bir uyanıştır.

BİR YAZ GECESİ KABUSU: 17 AĞUSTOS 1999

1999 yılının 17 Ağustos’u… Saat 03.02. Sessizlik içinde uyuyan şehirler, bir anda yerle bir oldu. Marmara Depremi, yalnızca binaları değil; binlerce insanın hayatını, hayallerini, ailelerini yıktı. Resmi rakamlarla 17 binden fazla can kaybı yaşandı, ama gerçek sayı çok daha fazlasıydı. Yüz binlerce insan evsiz kaldı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul, Düzce…

e1c2rpm

Hepsi derinden sarsıldı.

DEPREM DEĞİL, İHMALLER..

Deprem doğanın gerçeğiydi. Ama ölüm, ihmalden geldi. Denetimsiz yapılar, çürük binalar, eksik yönetmelikler, ihmaller zinciri… İnsan eliyle hazırlanan bir felaketti bu. Betonun içine karıştırılan kum, kaderimizi belirledi. 45 saniyede yılların birikimi yok oldu.

e1c2rpm

Ve sonra başladı uzun bir yas… Enkaz altında bekleyen umutlar, kurtarılamayan bedenler, mezar taşlarına kazınan çocuk yaşlar… O gece Türkiye uyanmadı sadece; gerçekle yüzleşti. Ama sonra ne oldu?

UNUTTUK MU, ALIŞTIK MI, KABULLENDİK Mİ?

Her yıl anmalar yapıyoruz. Dualar ediyoruz. Haberlere bakıyoruz. Ama sonra yine unutuyoruz.

Yeni evler dikiyoruz, ama eski hataları tekrarlıyoruz. Fay hatları üzerinde kurulu kentlerde hâlâ tedbirsiz yaşıyoruz. Çünkü unutmak kolay, yüzleşmek zor. Ama 17 Ağustos bize unutmamamız gerektiğini haykırıyor. Sadece bir günde değil, her gün hatırlamamız gereken bir gerçek bu: Türkiye bir deprem ülkesidir.

“DEPREME HAZIR MIYZ?” SORUSUNUN GERÇEK CEVABI

Yetkililer “hazırlanıyoruz” diyor, tatbikatlar yapılıyor, afet çantaları hazırlanıyor. Ama gerçek hayatta bu hazırlıklar ne kadar işe yarıyor? En basit bina testinden bile geçemeyen yapılar var. Zemin etüdü yapılmadan inşa edilen siteler… Karamürsel’de, Yalova’da binlerce ‘depreme dayanıksız konutlar’ var.. Yetersiz toplanma alanları var… Ve hâlâ birçoğumuzun evinde deprem çantası bile yok.

Hazırlık sadece fiziksel değil, zihinsel de olmalı. Depreme dirençli kentler kadar, bilinçli bireyler de önemli. Okullarda, iş yerlerinde, evlerde; herkesin deprem bilinci olmalı. Çünkü bir gün yeniden 45 saniyeyi yaşayabiliriz..

AĞUSTOS GÜZELDİR, AMA 17’Sİ HEP EKSİKTİR..

Yazın en güzel ayında hep bir eksiklik var içimizde. Denize her baktığımızda, bir enkaz gözümüzün önüne gelir. Tatilin ortasında siren sesleri yankılanır kulaklarımızda. Ağustos’un 17’si sadece bir tarih değil, ülke hafızasının derin yarasıdır.

O yara kapanmaz. Sadece kabuk tutar. Ama her sene yeniden kanar…

GERÇEK YÜZLEŞME, ANCAK HATIRLAMAKLA MÜMKÜN

"DEPREME HAZIR MIYZ?"

17 Ağustos 1999’u unutmamak, sadece bir ritüel değil; bir sorumluluktur. Gelecekte aynı acıları yaşamamak için, geçmişle yüzleşmek zorundayız. Yas tutmak, acıyı anmak değil sadece; önlem almak, bilinçlenmek, hesap sormaktır.

Bugün o kayıpları anarken, aynı zamanda kendimize sormalıyız: “Aynı deprem bugün olsa, hazır mıyız?”

Eğer cevabımız hala net değilse, o zaman hala öğrenememişiz demektir.

HAFIZAYI CANLI TUTMAK, EN BÜYÜK GÖREVİMİZ

Ağustos yine geldi. Güneş yine yakıyor. Ama biz serinleyemiyoruz. Çünkü içimiz yanıyor.

17 Ağustos bize hem kayıplarımızı hem de görevlerimizi hatırlatıyor. Ve diyor ki: “Unutma… Aynı şey bir daha olabilir.”

Ve biz diyoruz ki: Ağustos güzeldir… ama 17’si olmasa.

Sağlıcakla kalın..

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.