18 Mart
18 Mart

GELECEK VE GENÇLER

19 Mayıs tarihi, Türkiye’de çok farklı bir heyecan ve coşkuyla idrak edilir ve kutlanır.
Senelerdir, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak telakki etmekteyiz, 19 Mayıs tarihlerini…

Yayınlama: 31.05.2025
A+
A-

19 Mayıs tarihi, Türkiye’de çok farklı bir heyecan ve coşkuyla idrak edilir ve kutlanır.
Senelerdir, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak telakki etmekteyiz, 19 Mayıs tarihlerini…
Pekiî, gençlik derken, gençler nerede?
Gençlik ne yapıyor?
Gençler, evet, gençler nerede?
Hayattan ne bekliyorlar?

Senelerdir, kuru kuruya bir bayram havasında kutlanan 19 Mayıslar, her nedense barındırdığı derin mânâ’ya yaklaşamıyor. Gençlerimiz, sokaklarda veya kafeteryalarda, zaman ve ömür tüketiyorlar.
Yaşam baharının ilk kilometre yolunun başlarındaki gençler, daha hayat mücadelesine koyulmadan, geleceklerinden umutlarını kesiyorlar.
İzahı ne?
Yine en kolay yol, gençleri suçlayalım ve işin içinden “tereyağdan kıl çeker misali” sıyrılalım!!!

Biliyorsunuz, daha önceki bir yazımda, gelecek projeksiyonlarında nüfusumuzun yaşlanmaya doğru eğilim seyredeceğine TUİK verilerinden bahsederek dikkat çekmiştim. Şimdi hem nüfusumuzun yaşlanacağından dem vuruyoruz hem de gelecekte gençlerimiz için “yapılması elzem” olan politika ve eylemlerden imtina ediyoruz.

e1c2rpm

Yaşlıların, yaşı başı geçkin olanların en rahat yaptıkları şey, kuşak olarak kendilerinden uzak olanları suçlamak.

Gençlerin, daha 20-25 yaş, hatta lise çağındaki gençlerin, ülkelerinden, topraklarından, vatanlarından büyük bir iştiyakla gitmek istemeleri neden rahatsızlık oluşturmuyor(?)

Doktorlar gideceğiz demişler idi…

e1c2rpm

Giderlerse gitsinler, oluverdi.

Gençler de giderlerse ki bunun adı, “beyin göçü”, insan kaynaklarımızın yabancı ülkelere “kaptırılması” oluyor.

DİSK- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) TUİK verilerinden yaptığı hesaplamalara göre, geniş tanımlı “genç işsizliği” çok vahim bir tablo ortaya koyuyormuş. 2025 yılının ilk çeyreğinde ortalama geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde (%) 28,5 iken, 15- 24 yaş arası gençlerde bu oran, %37,5’e yükselmiş.

Değerli okuyucular, işin ilginç tarafı ne biliyor musunuz?
“EV GENÇLERİ” gibi absürt bir kavramın ortaya çıkması.
Nedir bu ev gençleri?

Yani ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranına, EV GENÇLERİ deniyormuş. EUROSTAT verilerine göre, Türkiye, yüzde 26,4 ile Avrupa’da en yüksek “ne eğitimde ne de istihdamda olan gençler”
oranına sahip ülke konumundaymış. Bu oran, AB üyesi ülkelerin ortalamasının (%11) 2,4 katıymış.

Öte yandan…
TUİK verilerine göre, ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranı 2023 yılında %22,5 iken, 2024 yılında %22,9 olmuş.

Şimdi, biz hangisine inanalım?

Gençlerimize böyle mi değer vereceğiz?

Anayasal hak olan, protesto ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyen, güzide üniversitelerimizin seçme öğrencileri; hem de ellerinde etrafa zarar verebilecek yıkıcı ve yakıcı bir nesne yok iken, polis ablukası altına
alınarak, gözaltı süreci ve sonunda tutuklamaya varan bir süreç. Öğrencilerin yaptıklarının adı…

Ne vandalizm…

Ne de taşkınlık…

Kendini gerçekleştirme olanak ve fırsatlarından “yoksun bırakılan” gençleri eş zamanda “ifade hürriyetinden” de mahrum etmek, engellemek ve gözdağı vermek…
İleri demokrasiye geçtiğimizin dillendirildiği 21.yüzyıl Türkiye fotoğrafında, sizce makul ve dengeli bir gelişme midir?
Veya…
Tamamen, ideolojik ve düşünsel olarak
benzemeyenlerin/benzeşmeyenlerin cezalandırılması mıdır?
Böyle “ileri demokrasi” nerede var?
(. . . . . . . . .)

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.