Ülkemiz

ATATÜRK CHP’SİNİN ÜSTÜNE OYNANAN OYUNLAR

Yayınlama: 09.06.2023
A+
A-

Artık kendimi daha fazla tutamayacağımı anladım ve bu makaleyi yazmaya karar verdim .
Ben CHP’liyim . Çünkü Atatürk’çüyüm . Diğer siyasi görüşler Atatürk’çü değil mi ? Asla böyle bir iddiada bulunamam haliyle. Benim Atatürk’çülüğüm , ulu önderimizin kurduğu CHP’nin amblemi olan ALTI OK’un hedefsel açıklamalarıdır. Nedir bunlar ?
Cumhuriyetçilik – Milliyetçilik – Halkçılık – Devletçilik – Laiklik ve Inkılabçılık !
Özellikle son Kılıçdaroğlu döneminde bu ilkelerin hakkettiği ölçüde gerçek değeri kaldı mı ? Bence hayır .
Seçim öncesi BABALA TV’de Kılıçdaroğlu’nu izledim . Burada siyasi kariyerinde ki gelişmelerini anlatıyordu . Şaşırdım . Çünkü dediği özetle şu ; “ Ben hiçbir şey istemedim . Hiçbir makama hevesli değildim.. Ama şu şöyle oldu , bu böyle oldu kader beni CHP Genel Başkanı yaptı .“
Breh…Breh..Breh… Bende yedim !
CHP’li dostlarım bana yine kızacaklar . Tam yerel seçimler öncesi bu yazılır mı ? Yazılır kardeşim. Yazılır tabii ki . Çünkü nasıl bir profilin liderliğinde Atatürk ilkeleri paralelinde ülkemizdeki iktidar için , ülkeyi fabrika ayarlarına döndürmek için mücadele ettiğimizi önce bizim bilmemiz lazım .
Haa , şunu da inkar edemem tabii ki. Evet sayın Kılıçdaroğlu harika bir aile babası , beyefendi , dürüst , kaliteli , barışçı bir profil . Ama bilin ki benim eleştirilerim bu özelliklere sahip bir Kılıçdaroğlu eleştirisi yapmak değil.
Derdim siyasi Kılıçdaroğlu ile… Derdim ; Atatürk’ün partisi CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu ile..
Bu yazım yine biraz uzun olacak sanırım . Ama yapacak bir şey yok maalesef.
Herşey AKP’nin kurulmasına sebep olan Amerika’nın Güney Asya’yı da içine alıp , Adriyatik sahilinde sonuçlanacak bir YEŞİL HAT planı ile başladı .
Aynı ihtilal sonrası ANAP misali organize edilen bir proje partisi gibi , AKP’de başka bir proje için kurgulandı ve kuruldu .
O dönem CHP’de başta Deniz BAYKAL – Önde SAV ikilisi vardı . Sistem ilk olarak muhalefet görevini Baykal CHP’sine verdi . Fakat zaman içinde BAYKAL’ın hiperaktif siyasi yapısı Erdoğan önderliğindeki AKP projesinin uygulamalarına engel yaratıyordu . Bir çare bulunmalıydı . Ama BAYKAL tınlamadı bile .
Sonuç kaset olayı ve er kişi niyetine !
Şimdi bu sürecin diğer cephesinde neler yapılıyordu buna bakalım ve okuduğum bir kitaptan alıntı yapayım : “ 1994’de SOROZ finansesi ile ülkede bir vakıf kuruluyor . Adı TESEV . Kurucu mütevelli heyetin 300 kişi ve 6 adet de tüzel kişi var . Kim bunlar ? Birkaç örnek vereyim . Cem HAKKO , Bülent ECZACIBAŞI , KAHMİ biraderler , Şarık TARA , Asaf Savaş AKAD , İshak ALATON , Üzeyir GARİH ,Cem BOYNER , Bülent AKARCALI , Mehmet Ali BİRAND ve diğerleri…
Vakıf , vakıf değil sanki SEÇKİNLER GURUBU !
İşte bu elit – seçkinler konseyinin 183 numaralı üyesi dikkat çekmektedir. Çünkü bu platform için çok ama çok sönük bir profildir bu üye . Henüz daha iki yıl önce çalıştığı kurumun en üst seviyesine çıkmış sadece üst düzey bir bürokrattır bu isim. Kimdir ? SSK Genel Müdürü KEMAL KILIÇDAROĞLU “
( Bakınız : İçeriden Fethedilen Kale CHP . Celal Eren ÇELIK. Sayfa : 29 )
Yani sayın KILIÇDAROĞLU’da hazırlanan bir proje imiş ! Ha bu arada bu yazdıklarımdan dolayı AKP’li dostlarım da sevinmesin. Çünkü şu an Mustafa HOŞ’un BİG BOSS’unu okuyorum . Bu kitapta Erdoğan hikayesini anlatıyor . O kitaba da sıra gelecek .
Bakın 20 yıldır deriz ki hep birlikte ; Kılıçdaroğlu kazanmak için değil , kazanmamak için seçime giriyor ! Diye .
Hep yanlış adaylarla seçime giren o…
Her mağlubiyete rağmen inatla görevde kalan o . Neden ?
İnsiyatif kullanarak ayrılamıyor ki ! Çünkü ona bu görevi verenler izin vermiyor .
Şimdi gelelim son seçimlere .
Kazanmaya bu kadar yakınken…. Elinde inanılmaz seçim kozları olmasına rağmen Kılıçdaroğlu yine kaybetti . Neden ? Çünkü seçime hazırlanmadı . Altılı Masa gibi bir ucube yapı ile vakit kaybetti.
Seçilebilecek aday veya adaylar konseptte varken inat etti yine kendi aday oldu .
Kendi genel merkezini seçime programlayamadı .
Genel Merkez programlanmayınca illerde de otomatik olarak programlanamadı . Çünkü genel merkezde bunları yapacak üst akıl yoktu .
Ekonomik olarak inanılmaz rakkamlardan bahsetti…. Emekliyi ihya etti üstelik . Buna rağmen kaybetti.
Bana sorarsanız zaten kaybedeceğini biliyordu . Bu vaadler de , sanki Galatasaray ile kupa maçına çıkacak olan mevcut Yalovaspor futbolcusuna “ Elerseniz adam başı 1 milyon dollar vereceğim” vaadiyle aynı yapıda .
Gelelim bu güne .
Herkes istifa beklerken . Yine inat edip kaldı .
Kasımda kurultay kararı aldı . Üstelik yerel seçimlere 9 ay kalmışken. Kurultay sonrası seçime hazırlanmak için sadece 4 ay kalacak ! Oysa AKP startı verdi bile .
MYK’yı kendine göre dizayn etti.
İmamoğlu taraftarlarını diskalifiye etti. Yani tek adam profiline devam etti. Parti içinde demokrasiyi yerle bir etti. Üstelik bugün okudum ve tüylerim diken diken oldu : MUSTAFA SARIGÜL’ü , yani tik-tok fenomeni Sarıgül’ü İstanbul Belediye başkanlığına aday gösterebileceği ifade ediliyordu.
Yapar mı ? Yapar ! Yaparsa bu İstanbul’u tekrar AKP’ye altın tepsi içinde sunmak anlamına geldiğini bile bile .
Üst düzey siyasette bunlar olurken , biz CHP seçmenleri ne yapmalıyız ?
Bence il ve ilçe merkezlerine koşup bir çığ gibi üye kaydı yaptırmalıyız . Yaptırmalıyız ki ; tüm bu gelişmelere seyirci kalan mevcut yapı içinde ki bazı profiller , rantçılar , menfaatçiler azınlıkta kalsın !
Partiye seçmenler sahip çıkmalı . Çünkü İmamoğlu’nu yok etmek bir şey kazandırmaz. En azından onunla yarışma erdemini gösterilmeli .
İmamoğlu’nu yeni bir sol tandanslı parti kurma mecburiyetinde bırakmak , Atatürk’ün CHP’sini parçalanmaya sürüklemek demektir.
Saygılarımla

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.