Sene 1987.
Aylardan Zilhicce.
İranlı hacı adayları Kabe’de, Hacc ibadeti esnasında slogan atarak ilerliyor.
-Kahrolsun siyonizm !
-Kahrolsun Amerika !
-Kahrolsun İsrail !!!
Öyle ya!
Hacc bütünleşmek değil miydi?
Hacc birlik değil miydi?
Hacc, Müslüman toplumların ansamblesi değil miydi?
…
Sloganlar kurşun sesleriyle bastırıldı o gün.
Hacca kan bulaştı o gün.
Amerika destekli Suud askerleri, Kabe civarında 317 Hacıyı katletti o gün.
317 Hacı şehadete yürüdü o gün.
…
Bugün benzer senaryoda İsrail’in, önce Filistin ardından İran’a yönelik vahşi saldırılarına şahit oluyoruz. Çoluk
çocuk demeden, kadın erkek sivil asker demeden teknolojinin hunharca işletildiği günlerdeyiz.
Bugün ben İsrail’in karşısında, İran’ın yanındayım.
Siyonizmin karşısındayım.
Akif’in dediği gibi, ” Zalimin hasmıyım ama, severim mazlumu.”
Müslüman kanıyla gusletmenin derin hazzını yaşayan Binyamin Netenyahu’ya, neden yahu demenin tam sırasıdır bugün.
Bugün İsrail’in yanında olan, hava sahasını İsrail’e açan adı Müslim, kendi zalimleri de tarih unutmayacaktır.
1987 olaylarını unutmadığımız gibi.
Ve bugün Türkiye için de bazı somut adımları atma vaktidir.
Savaşa girmeyelim eyvallah.
Ama komşumuzu koruyalım, kollayalım.
Aynı Bosna’daki gibi…
Aynı Karabağ’daki gibi.
Aramızdaki mezhep farklılığı bizim renklerimizdir.
“İnnemel mü’minûne ihvetün” ayetini hatırlayalım bugün.
Kardeş olduğumuzu hatırlayalım bugün.
(Not: Bu yazı sadece beni bağlar.
Hiçbir kurum ve kuruluşu bağlamaz)