68 kuşağının son çeyreğine yetiştim..Hippy’lik ile tanıştığımız zamanlardı ….
32 paça pantolonlar , uzun gür favoriler , o zamanının uzun saçları hayatımızdı…
Elvis’ler , Deep Purple’lar , Beatles’lar , Rolling Stones’lar…Bla..Bla..Blaaalar bizleri coşturmaya yetiyordu.
Woodstock festivalleri en büyük özlemimizdi.. Kısa siyah-beyaz videolarını izlediğimizde …
Zamanın müzik dergimiz ( ki, tek idi) HEY’de fotoğraflarını gördüğümüzde çıldırıyorduk…
İlk aşklarımız….İlk rakı ve şarapla tanışmalarımız…
Daha da büyüyünce , bu güzelliklerin yanına bu sefer siyaset girdi…
Komünist – faşist tartışmaları hayatımızda idi artık .
Neredeyse bazılarımızda sevgili tercihleri bile değişti…Protest kızlar daha hoşumuza gider olmuştu .
O gür favorilerimiz , uzun saçlarımız ve de hatta bıyıklarımız siyasal simge olmuştu artık.
Uzun yaka gömlekler , yaka-bağır açık hem de kış günü üstümüzde parkalar falan hepten guruplaşmıştık .
O zamana kadar sadece kız davası ve Fener-Galatasaray kutuplaşmaları ile geçen hayatımızda , kavga sebeplerimizde değişmişti. Resmen siyasi olarak taraflar birbirlerine pusu kurup tekme-sille girişiyorlardı .
Bu kavgalarda çok geçmeden yumruklarımızın yerini resmen bıçakların , ateşli silahların alması gecikmedi .
Bölgeselleştik….Mahalleler hatta sokaklar ayrıldı siyaset uğruna…
Sonra meş’um 1 Mayıs ile zirve yaptı olaylar.. İş artık kavga olarak tanımlanmaktan çıkıp ,terör olarak adlandırılıyordu .
İki yabancı deyim hayatımıza giriverdi bir anda :
Biri DIŞ GÜÇLER tanımı…
Diğeri Milli Selamet Partisi kurularak siyasete DİNİ fraksiyonun girmesi .
Mütevazi ve mazbut bir yapıya sahip Türk toplumu için siyasette dini vizyon , tehlike olarak addedilmedi başlarda.
Cebimizde Marlboro sigarası , kıçımızda Lee ,Lewi’s marka bluejean’ler ile dolaşan bizler için Amerika bile ilk başlarda DIŞ GÜÇ tanımına sokulmadı uzun süre.
Derken ; bir Cumhurbaşkanı seçmeyi beceremeyerek , DIŞ GÜÇlerin ekmeğine gereken yağı sürdük ve 12 EYLÜL ile tanışıp bir anda feleğimizi şaşırır günlere kavuşmuş olduk .
12 Eylül’ün tek faydası oldu bize. Anladık ki DIŞ GÜÇ gerçekten Amerika imiş !
Siyasi yasaklar , mahkemeler , idamlar falan derken , çakma demokrasi ile tanışıverdik .
% 97 ile referandumda Evren efendiyi cumhurbaşkanı seçip ödüllendirdik , o da bu kıyağımızın altında kalmayıp bizi ANAP ve ÖZAL ile tanıştırdı .
Rahmetli Özal enteresan adamdı . Siyasette bir çok tabuyu kaldırdı .
Mesela ilk defa şort ile denize giren bir başbakanımız oldu . Hem de nur topu gibi .
O kadar özgürdük ki ; cebimizde dollar taşıyabiliyorduk ( bir haltmış gibi).
Tekel bayiine gidip “ Ve bi Marlboro “ diyebiliyorduk .
Sonrası bayilik verecek TEKEL’de kalmadı çok geçmeden .
Tüm toplum mutluydu artık !
Aynı Amerika’lı gibi yaşıyor , artık Avrupa’dan gelen dostlarımıza “ Bana Nutella , elmalı şampuan getirmisin ?” demekten kurtulmuştuk . Herşey vardı artık . Oh ! Ne mutlu Türk’üm diyene !
Gerçekten çok mutlu idik sanki . Ne Suriye’li , ne Afgan , ne genel orta doğulu , ne de Pakistanlı komşularımız yoktu o zamanlar .
Üstüne önce Sarıyer’liler , sonra biz Yalova’lılar “Oh ! Arap’lar geliyor ! “ diye nara atar hale gelmiştik!
Hele Bursa’lılar Uludağ ile birlikte neredeyse yaz-kış bayram modunda idiler .
Arapların şeyhleri bile bize sempatik gelmeye başlamıştı . Korkumuz hiç yoktu . Çünkü biz LAİK ve MUSTAFA KEMAL ATATÜRK cumhuriyeti idik .
DIŞ GÜÇLERİN son temsilcisi Çiller’i (ki ; hanımefendi resmen ABD pasaportuna sahip) GÜZEL KADIN diye başımıza geçiriverdik. Gerçekten çok zeki bir toplum olduğumuzu tam da bu esnada tüm dünyaya lanse etmiş olduk !
Çiller’de gereğini yaptı , en kısa sürede dinci parti lideri Erbakan’ı hükümete taşıdı , taşımakla kalmayıp ,ilkokuldaki sınıf başkanlığı gibi değişimli sistem ile BAŞBAKANLIĞA getiriverdi.
Çok geçmeden de , ACZİMENDİLER ile cemaat ve tarikatlar hayatımıza giriverdi !
Bunu , 24 Şubat ile SİNCAN olayları takip etti …
Bu yobazlardan kurtulalım derken , dış güçler ve bana göre QUENN devreye girerek bizi ÇAĞDAŞ MÜSLÜMAN CEMAAT diye FETULLAH şerefsizini , AYDIN Müslüman diyerek empoze edip kasnaklayıverdiler .
12 Eylül’ün son perdesi artık sahnelenmeye başlamalıydı .
Önemli ve gizli kalmış , Büyükada toplantısı sonucu AKPARTİ ile tanışmakta geç kalmadık !
İstanbul belediye başkanlığında kısa bir staj döneminden sonra , diploma verildi ve 22 yıldır tek parti ile yönetiliyoruz artık . Tabii ilk zamanlarda bu iktidarın ne kadar süreceği belli değildi !
Doğrusu bunu hiç de iplemiyorduk . Bıkmıştık artık Demirel , Ecevit , Türkeş ve Erbakan dörtlüsünden.
Bu dörtlü yıllarca önce birbirlerini , sonra devleti ve milleti yiyip bitirmişti zaten .
Artık başka biri gelmeliydi ! Böyle düşünmekte haklıydık bir bakıma .
Çünkü çok İLERİ GÖRÜŞLÜ BİR TOPLUMUZDUR !
Haa bu arada Ferdi Tayfur’lar , Orhan Gencebay’lar , Müslüm’ler sanat (!) dünyamıza sokuldu .
Bunu Demet Akalın’lar , Hande Yener’ler , Serdar Ortaç’lar gibi sahne virtüözleri(!) takip etti . Böylece kültürel erozyon dönemimizde başlatılmış olmuştu .
AKP’nin kaçıncı kazandığı seçim öncesiydi hatırlayamadım ( çünkü o kadar çok kazandılar ki) , hatta sevgili YAŞAR OKUYAN dostumuz’da Yalova belediye başkanlığı adayı idi bu seçimde . Okuyan’ın Fatih caddesindeki seçim ofisinde , seçim sonuçlarını takip ediyoruz . O gece sevgili Okuyan’ın bana belirttiği bir endişe yorumu hala beynimde . Aynen şöyle demişti sayın OKUYAN : “ Bak Hadi . Bunlar bu seçimi de kazanırlarsa ki kazanacaklar , esas yüzlerini işte o zaman görmeye başlayacağız . Dikilecekler , fütursuzlaşacaklar ve sindirim politikalarına başlayacaklar . Diyecekler ki yargıya , eğitime ve orduya : Ayağınızı denk alın. Benim yolumdan çekilin . Görüyorsunuz vatandaş benim arkanda !”.
Sayın bakan dostumun tesbitleri aynen gerçekleşti bugünlerde .
Sivas’da otel yakıldı , unuttuk …
Şam’da Cuma namazı kılacağız dedik , Suriye problemini başlattık .
Orta-doğu vatandaşlarına her türlü emlak alımını serbest bıraktık . Adamlar içimize girdi .
Sınırdan lahmacun ikramı ile güle-oynaya geçirdiğimiz PKK teröristleri ile şimdi güneydoğu sınırında kapışıp duruyoruz. Bir çok değerli gencimizi şehit verdik ! Vermeye de devam ediyoruz .
Dedeağaç’tan , Akdeniz’de Meis adasına kadar tüm Yunan adalarında ABD askeri üsleri kuruldu . Yani çevrildik .
Gaziantep’e roket atıldı en son , masumlarımız vefat ett. .
İstiklal’de bompa patlatıldı . Yine masumlar can verdi…
Ankara garındaki ve İnönü stadı yanındaki terörist saldırıları unuttuk bile !
Orta-doğulu ve Afgan’lı nüfus neredeyse 20 milyona vardı . Kuvvetlendiler . Öyle ki artık dernekleşiyorlar bile .
Ve son olarak , İstiklal’de toplanıp ,ülkemiz ve Atatürk aleyhine mitingler yapıyor hale geldiler …
Özgür (!) basın lafını bile etmiyor. Allahtan sosyal medya var .
Ülke ; dinci-Atatürk’çü olarak…
Kürt-Türk olarak…
AKP’li CHP’li olarak…
Doğulu-batılı olarak…
Fener’li-Galatasaray’lı , Beşiktaş’lı Ankaragücü’lü , Fener’li Trabzonlu olarak bölündü , kutuplaştırıldık.
Fenerbahçe , Ülker stadının adını FENERBAHÇE ATATÜRK STADYUMU olarak değiştireceğini deklare etti… Arkasında İzmir’de Göztepe-Altay maçında , üstelik ambulans görevlisi sayesinde stada meşale ve meşale tabancası sokuluyor , adamın biri sahaya giriyor , korner direğini alıyor , onlarca polisin gözü önünde Altay kalecisinin kafasını yarma cüretini gösteriyor….Holigan olayı deyip geçiştiriyoruz ve işin organize iş olduğunu bir türlü göremiyoruz. Acaba bir deneme miydi diyemiyoruz.
Gerginlik had safhaya geliyor….
Ve bu ortamda biz seçime gidiyoruz !
Ve bu seçimi de demokratik geçecek , huzurlu bir seçim olacak diye ümitle bekliyoruz .
Yıllarca önce rahmetli HASAN PULUR’un Milliyet’teki “ Olaylar ve İnsanlar “ köşesinde , İran’lı bir kadın gazeteciden bir alıntı okumuştum . İşte biz bu saflıktayız . İranlı gazeteci demişti ki : “ Bize bir şey olmaz ! Rejim değişmez ! Toplum alışkanlıklarından ve refah düzeyinden asla vazgeçmez ! Ama bir gün uyandık ve perdeleri açtığımızda gördük ki : her taraf yeşil islami bayraklarla doluydu !”
Biz gerçekten safız. Öyle ki hala , sayısını unuttuğum kadar seçim kaybetmiş bir siyasi (!) liderden ümit bekliyoruz ! Hala ALTILI MASA’yı takip ediyoruz ! Hemde o masada oturanların geçmişlerini hiç hesaba katıp düşünmeden !
Adamlar son toplantılarında , ülkeyi nasıl yöneteceklerinden bahsediyorlar… Yani Ankara’yı nasıl paylaşacaklarını….
Hiç , adalet , milli eğitim , sağlık , ordu , güvenlik sistemlerini nasıl düzelteceklerinden bahsetmiyorlar. Hele ekonomiyi ağızlarına almıyorlar henüz .
Mültecilerden nasıl kurtulacağımızı bir türlü kesin dille açıklayamıyorlar …
Tutturmuşlar parlamenter sisteme döneceğiz diye . İyi halt edecekler sanki . Yahu o sistemde bir cumhurbaşkanı seçemediğimiz için 12 eylüle tosladığımızı nasıl unutursunuz ?
Hele Kılıçdaroğlu ! Evde kalmış kızın , kırk yılda bir talibi çıkması gibi nazlı ,edalı bir şekilde bir türlü ben adayım diyemiyor !
Bakın dostlar , böyle bir muhalefete (!) sahip olsam , ben bile siyasete girer aday olurum ve kazanırım.
Halimizden ve olacaklardan , bizi bekleyenlerde mevcut iktidarın suçu yemin ederim hiç yok .
Tek suçlu mevcut muhalefet !
Bakın yılbaşını bekleyin .
Önce asgari ücrete sonra emeklilere deve yüküyle zam yapılacak….
Emekli bayram ikramiyeleri 2000 lira çıkarılacak …
Memurlar sıkı zam alacaklar..
EYT’lilerin istedikleri olacak .
Sonuç olarak bu ülkedeki seçmenin % 60’ı mevcut iktidara oy vermezse ben bu makalemi yemeğe hazırım !
Saygılarımla