TALİHSİZ BİR ŞEHİR

Yayınlama: 05.05.2024
A+
A-
Şehir olmak ?
O kadar önemliydi ki bizim için ; tarif edilemez heyecanlar yaratıyordu içimizde….
Sene 1995… Tansu hanım başbakan…
İbrahim Uzun’da belediye başkanımız…
Zamanın hükümeti , gelişme gösteren ilçelerin bazılarını siyaseten(!)il yapma kararı almış , adı il olacak ilçeler arasında Yalova’nın da geçmesi bizim ahalide heyecanı doruk noktalara çıkarmıştı .
Zamanın Yalova kaymakamı Yaşar YAYCI bu dedikodulardan belki de Yalova’nın geleceğini hepimizden önce görüyordu ve bu nedenle rahatsız oluyordu.
Öyle ya ; o gidecek yerine VALİ gelecekti artık… Ne bileyim ?
İbrahim Uzun ise seviniyordu. Çünkü artık kartvizitinde İL BELEDİYE BAŞKANI yazacaktı.
Partilerin ilçe başkanlıklarında da hüzün ve sevinç bir arada idi. Kimi ilçe başkanlığına veda edecek , kimi de artık İL BAŞKANIsıfatını taşıyacaktı.
YALOVA İLİ BELEDİYE BAŞKANI ….
Filan parti İL BAŞKANI….
Breh …Breh…Breh !….
Ya ahalimiz ?
Onlar coşku içinde bir halde başlarına gelecekleri göremeyecek haldeydiler….
Beklenen gün geldi…
Tansu hanım Yalova’ya gelip konuşacaktı..
Cumhuriyet meydanı tıklım , tıklım doldu ahali ile…
Pankartlar… Sloganlar gırla gidiyordu…
En heyecanlımız ise Belediye başkanımız İbrahim Uzun idi…
Tansu hanım mikrofonu eline aldı ve ahaliye sordu :
“ Hangi aydayıııızzzz ? “
Ahali hep bir ağızdan bağırdı : “ TEMMUZZZZ !”
Tansu hanım devam etti : “ Temmuz kaçıncı ayyy ? ”
Ahalinin kalbi dışarıda çığlık atıyor : “ YEDİNCİ AYYYY ! ”
Tansu hanım tam gaz bir şekilde son soruyu soruyor : “ Bugün 7.ayın kaçıııı ?”
Millet ölecek neredeyse . “ YEDİSİİİİİ ! ”
Tansu hanım can alıcı noktayı koyuverdi :
O ZAMAN 77’nci vilayetimiz olan YALOVA’ya , YALOVA’lıya hayırlı olsunnnn !
Davullar , zurnalar, halaylar birbirini takip etmeye başlayıverdi…
Düşünebiliyormusunuz ; sabah evden KASABALI olarak çıkan ahali , akşam evine ŞEHİRLİ olarak dönüyordu !
OLEY kere OLEYYYY !…
Birden bire , tanıdık affedici trafik polislerimiz….
Anında işimizi çözen dostumuz nüfus müdürleri… Vergi dairesi müdürlerimiz değişivermeye başladı .
Ricalarımızı kırmayan karakol amirlerimizde yerlerini artık EMNİYET MÜDÜRLERİNE bırakmaya ve arkasında tüm tanıdıklarımız , dostlarımız gitmeye başlayınca anlamaya başladık dünyanın kaç bucak olduğunu . Ama iş , işten geçmişti…
Kendi evimizde yabancı oluvermiştik..
Kasaba kadroları , yerini şehir kadrolarına bırakınca yeni atamalarla herşey değişmeye başladı…
Sonra göç alımları başladı….
Ve azınlığa düşmeye başladık kendi evimizde..
Mezar taşlarımıza bile yansıdı bu değişim…
Eskiden “ Yalova eşrafından” , Balkanlar eşrafından diye başlayan mezar taşlarımız , yurdumuzun diğer şehirleri EŞRAFINDAN diye başlamaya başladı…
Şehir olunca , imar planlarımızda değişmeye başladı…
Devlet yatırımlarına yer açılmaya başladı..
Her imar planı değişikliği , her devlet yatırımı biz başka misafirlerimizle tanış olmamıza sebep oldu haliyle…
Genişledikçe genişledik….
Çiftlikköy artık bir sokak ötede oldu…
Kadıköy , Samanlı adeta mahallemiz idi artık..
Arkadaki yaşlı , zemini bozuk dağlarımız bile evlerle doldu…
Esnafımız arasında dostlarımız azaldı… Kalanlarda birbirini tanımaz olmaya başladı….
Ev gezmelerimiz bitti…
Çay bahçelerinde , yaşamımızı paylaşacağımız dostlarımız azaldı…
Kendi aramızda bırakın okeye dördüncü bulmayı , oynayacak eski dost bulup kare kuramaz olduk…
Bu arada ŞEHİRLİ olmanın bir kültür gerektirdiğini farkedemedik
Şehir olarak büyüdükçe kasabalı kaldık….
Kitap okuyamadık… Çünkü akıl edemedik !
Benim hayatım boyunca hatırladığım ilk ve son kitabevi olan Yalova Kitabevi bile kapanıyor artık. Yani çöküş sürecimiz hala devam ediyor !
Gazete alışkanlığımızı yitirdik….
Sinemalarımız bile değişti…
Ne AYDIN , ne ERGUN , ne ARZU , ne de YENİ MELEK sinemalarımız kaldı….
Bu arada bir şeyi ihmal etmedik !
O ihmal etmediğimiz de İLLA Kİ BELEDİYE BAŞKANI bizim DOSTUMUZ olmalıydı!
Bir bunu becerdik… Hay beceremez olsaydık ! Keşke hemşerilik değil , liyakat veya kapasite arasaydık !
Öyle gettolaştık ki ; şehirli kültürüne sahip olmayan , olamayan Yalova’lılar arasından ŞEHİR YALOVA’yı yönetecek belediye başkanları seçtik.
Aralarından doğru çıkanları da kasabalı zihniyetimizle bizler bizzat yedik….
Sonraları ; “ Sen daha Yalova’lısın , Yok ben daha Yalova’lıyım!”egosuna kapıldık….
Yalova’yı kurtarma çabalarımız içinde “ Sen Kimsin ? “ yok ; ” Asıl sen Kimsin ?” dalaşmaları başladı…
Bana göre ülkenin en bakımsız ve DAĞINIK şehri olarak literatüre geçtik…
Ruhu ve karakteri olmayan şehirler arasında birinciliği kimseye bırakmadık…
Düşünün Hakkari’nin , Kilis’in bir karakteri var , bizim yok !
Oysa ATATÜRK’ün şehriyiz dimi ?
SokaklarımızCADDEMSİ caddelerimiz , birer LABİRENTE dönüştü , yönümüzü şaşırdık….
Derneklerimizde , partilerimizde hep dostlarımız varken şimdi , kirli sakallı , siyah ceketli , lüks arabaları olan garip karakterler kol geziyor oldu…
Hiç unutmam , Muharrem İNCE döneminde bir CHP il merkezi görevlisi , ülkenin doğusundan bir arkadaş bana Yalova CHP örgütünü anlatmaya cüret etmişti…
Günümüzde herkes Yalova’yı kurtarmaya çalıştığını iddia ediyor…
Ama Yalova batıyor kimse görmüyor….
Veteriner olanı Yalova turizmini inşa ettiğini zannediyor….
Endüstri mühendisi , geleceğin Yalova’sını tarımıyla , turizmiyle, ziraati ile sadece ben inşa ederim iddiasında bulundu…..Bir türlü her sektörü liyakat sahibi olanına teslim etmeyi beceremediler.
Bir türlü ORTAK AKILDA buluşamayı becermeyi akıl edemedik.…
Hem birbirimizi ötekileştirdik….Tu-kaka ettik !
Yalova geçimsiz bir ana-baba ortamı ailesinde , anneanne, babaanne , dayı-amca egosu ile geleceği inşa edilmeye çalışılan , ama sonunda şımarıklığa , psikopatlığa , ruhsuzluğa , karaktersizliğe adım-adım yaklaşan bir çocuk olarak bu hale geldi !
An itibarı içimizden çıkan son YALOVA’lı olan MEHMET GÜREL son umudumuz oldu…
İnşallah Mehmet bunun farkında olur…
Olamazsa İŞİN EHLİ’nden , SON MOHİKANA döner ve tozlu sayfalarda kötü bir anı olarak kalır.
Allah Yalova’mı , kasaba zihniyetli Yalova’lılardan korusun !
Saygılarımla

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.